28 Nisan 2014 Pazartesi

Bir Erken Doğum Hikayesi...

Merhaba arkadaşlar...

En son postun üzerinden uzun zaman geçti. Hamilelik süreci ve doğum hazırlıkları sebebiyle blogumla pek ilgilenemiyorken, üzerine büyük bir sürprizle erkenden dünyaya geldi bebeğim. 



Gayet standart başladığını düşündüğüm 5 Mart Çarşamba sabahının hastanede sonlanacağını hiç tahmin etmemiştim. Standart diyorum ama aslında gece diğer gecelerden daha fazla ağrı hissetmiştim. Fakat uzun süredir sırtımda 3-4 yastıkla, hemen hemen oturur pozisyonda uyuduğum için bu ağrıyıda pek yadırgamamıştım. Birde hamilelikte yaşanan gaz sancısı durumu vardı ki hissedilen hemen hemen her ağrı buna bağlanabiliyordu. İşyerinde işlerin yoğunluğu, doğum hazırlıklarının telaşesi ve koşuşturması ve işe gidip gelirken çektiğim 3 - 3,5 saatlik düşünülürse yorgun olmam normaldi. Bu ağrıda yorgunluk sebebiyle olabilirdi bence.

Karnımın sol tarafında hissettiğim ağrı gün boyunca devam etti. Öğlen işyeri doktoruna inip müşahade odasında biraz dinlenmek istediğimi söyledim. Oda yorgunluk olabileceğini düşünüp iki günlük rapor verdi. Öğleden sonra kendi doktorumla telefonda görüştüm, gaz sancısı olabileceğini söyledi ama yine görmek istedi beni. Zaten akşam mutlaka hastaneye gidecektim bende çünkü bebeğimin durumunu merak etmeye başlamıştım, bir yandan da kendi kendime içimi rahatlatıyordum. Daha hafta sonu NST'ye bağlanmıştım, hiçbir sorun yoktu, herşey gayet yolundaydı. 

İş çıkışı birde kötü sürpriz bekliyordu beni. Öğleden sonra FSM'de devrilen tır sebebiyle köprüye kadar ciddi bir trafik vardı. Zaten uzun olan yolumun daha da uzayacağının habercisiydi bu. İyice telaşlanmaya başlamıştım. Ya hissettiğim ağrı artarsa ya da bebeğime bişi olduysa. Yol boyunca belkide trafiğin de yarattığı stres ile ağrım iyice artmıştı. Servisten iner inmez, eve bile uğramadan direk hastaneye gittim. Doktor daha karnıma dokunarak yaptığı ilk muayenesinde, karnımın çok sertleştiğini ve bunun sancı olduğunu söyledi. Direk doğumhaneye alıp NST cihazına bağladı, bir yandan da benim doktoruma ulaşmaya çalışıyordu. NST'de de anladık ki ben ciddi ciddi sancı çekiyorum, doğum sancısı. Ağrıya karşı duyarlı olduğumu düşünüyordum ama nasıl bir ağrı eşiğim varsa ben bu ciddi sancıları biraz ağrım var şeklinde tanımlıyordum.

Doktorum bazen böyle erken sancı durumlarının olabildiğini, verdikleri ilaçlarla bu durumu birkaç hafta hatta 40.haftaya kadar erteleyebildiklerini söyledi. Bana serum ve ilaç tedavisine başladılar ama bebeği erken alma ihtimaline karşıda, ciğerlerinin yeterince gelişmemiş olabileceğini söyleyerek bunun içinde iğne yaptılar. Ben hala bunun geçici bir durum olduğunu, ertesi gün hastaneden çıkacağımı düşünyordum. Daha 34. haftadaydım. Hamileliğim boyunca üst karın bölgesindeki ağrılar dışında bir sıkıntım olmamıştı. Daha 3 hafta çalışacaktım. Mart ayı boyunca arkadaşlarımla görüşecektim. İzne ayırılınca evde bol bol keyif yapacaktım. Haftasonu bebeğin kıyafetlerini yıkayacaki odasını yerleştirmeye başlayacaktım. Daha yapılacak çoook şey vardı, doğuramazdım.

Perşembe sabah olduğunda benim sancımda azalma olmuştu NST cihazına göre. Doktor yinede sancısız 24 saat geçmeden beni bırakamayacağını ve bundan sonra sancı geçsede çalışamayacağımı söyledi. Bu arada arayanlara ve işyerine iyi olduğumu, cuma sabahı hastaneden çıkacağımı söylüyordum. Annemlere bile gelmeyin ben iyiyim dedim hep telefonda. Fakat onlar dayanamayıp geldiler tabii ki. İyiki de gelmişler. Öğleden sonra sancımda artış olduğunu gösteriyordu NST cihazı. Gelen hemşireye, NST cihazının, normal doğumda çekilen sancıyı ölçtüğünde hangi değerleri gösterdiğini sorduğumda sancı grafiğini gösteren kağıttaki maksimum ölçüm noktalarını gösterip, sizin sancınız bu maksimum değerlere ulaşıyor zaman zaman dedi. Ben o zaman durumun ciddiyetinin farkına vardım. Öğleden sonra artan sancılar sebebiyle, bebeği daha fazla riske atamayacağını söyleyen doktorumdan sezeryana alınacağımı öğrendim

İşte benim için kötü dakikalar asıl o an başladı. Ya bebeğim yeterince gelişmediyse, küvözde kalmak zorunda kalırsa, ya doğduğunda başka bir sıkıntı olduğunu öğrenirsem. ya ya ya... lar bitmek bilmedi. Tabi doğuma heyecanla hazırlanan, her türlü süs, püs şeker gibi ayrıntıları kendi ellerimle hazırlamayı planlayan bir anne adayı olarak, sıfır hazırlık ile doğurmak zorunda kalmakta bir yandan canımı sıkmıyor değildi. Kadınlık halleri işte, tabi ki o anda sağlıktan önemlisi yok ama işlerin planladığım gibi gitmemesi, düşündüğüm heyecanları yaşayamayacak olmakta beni ekstra üzüyordu. Bebeğin odası için alınan herşey, paket ve kutularıyla odada üst üste duruyordu. Bebek şekerleri alınmış ama daha süslenmemiş, hastane odası için süsler alınmış, kapı süsü için keçeleri almış ama daha yapmayı bitirmemiştim. Hastane çıkışı, benim geceliğim alınmış ama daha yıkanmamışlardı. Sonuçta iş kıyafeti ile hastaneye gelmiştim, üzerimdeki hasta önlüğü geceliğim olmuştu.

Doğuma alınacağımı öğrendiğim andan itibaren ağlamaya başladım. Odada, asansörde, ameliyathane kapısında, ameliyathanede... hatta ameliyat anında. Epidural sezeryana karar vermiştim çünkü doğar doğmaz bebeğim iyi mi değil mi görmem gerekiyordu. Ameliyat anı çok uzun sürmedi, bebeğimi hemen çıkarmışlardı. Kontrol masasına aldıklarında sesinin çıkmadığını farkettim. O kısacık saniyelerde kendimi çok çaresiz hissettim. Doktorun yaptığı müdahale sonrası ağlama sesini duyduğumda gözlerimden boşanan yaşların şiddeti arttı. Boğulacak gibi olduğumu hatırlıyorum. İşte çekilen bütün sıkıntıların mükafatı, ödülü, ne kadar şükretsem yeterli olmayacak o an... Bebeğimi yanıma getirdikleri an... Benim kollarımı hareket ettirmem yasak ama bebeğim bu engeli aşıyor ve durmak bilmeyen kollarını yüzüme getiriyor ve burnumu tutuyor. O anın muhteşemliğini anlatmak mümkün değil tabii ki. Yanımızda fotoğraf makinesi olmadığında bu anı ölümsüzleştiremedik ama benim zihnimdeki en güzel kare bu.


Dünyaya gelmek için zamanını kendi seçen aceleci miniğim, Mir Efe'm, 6 Mart Perşembe günü saat 16:10'da dünyaya geldi. Koç burcu olmasını beklerken Balık oldu. Hayatımın başka bir anlamı var artık... Dileyen, isteyen herkesin bu mucizeyi yaşamasını, bu mutluluğu tatmasını dilerim.

Sevgilerimle