16 Kasım 2015 Pazartesi

Alışveriş üzerine


Alışveriş yapmayı seven bir kadınsanız, toplumun bir kesimi tarafından, çalışan ve kazanan bir kadın olup olmadığınıza bile bakılmadan, savurgan, düşüncesizce harcayan ve koca parası yiyen bir kadın olarak görülme ihtimaliniz yüksek. Hangi kadın alışveriş yapmayı sevmez ki diyebilirsiniz. Gerçek şu ki bir kısmımız geri kalan kısımdan daha çok seviyor ama bu durumu sadece alışverişi yapmayı sevmek olarak etiketlememek gerekiyor tabii. Evet bazı kadınlar sadece alışveriş yapar, askıda beğendiği bir çok ürünü alır, nasıl kombinlerim diye düşünmez, bazen sadece moda diye hiç giymeyeceği ürünleri alır hatta bazen sadece başkasında var diye alışveriş yapar ve dolap giyilmemiş, etiketi üzerinde duran bir sürü kıyafet, ayakkabı ile dolar. Gerçekten giyinmeyi seven, giyinmekten ve iyi görünmekten zevk alan kadınlar ise içinde kendilerini iyi hissedeceklerini düşündükleri parçaları alır, sadece moda diye birşeyleri giymek yerine, kendilerine neyin yakışıp neyin yakışmadığını düşünerek alışveriş yapar, giydikleri ile kendi tarzını yansıtır. Yansıtılan tarz her zaman çok çarpıcı olmak zorunda değildir tabi. Abartılı giyinmeyi sevmek ile sade ama zarif giyinmeyi sevmekte bir seçimdir sonuçta. Moda her zaman kesin çizgiler ile ayrılmıyor bana kalırsa. Geçen sezon top modasını yaşayan bir ürünü giymek kimseyi demode yapmadığı gibi sezonun en trend renklerini ya da en trend detayını kullanmak kimseyi moda ikonu yapmıyor. Önemli olan seçeneklerin sonsuz olduğu bu dünya içinde kendi stilinizi, içinde bulunduğunuz ortamda seçimleriniz ile farkedilmenizi sağlayacak görünümü yakalamanız. Dolayısıyla sadece özenti, birilerine yetişme ve kendini kanıtlama gibi heveslerle ya da düşüncesizce alışveriş yapanlar ile düzgün ve iyi giyinmeyi hayatında bir standart haline getirmiş kişilerin yaptığı alışverişi birbirinden ayırmak lazım. Ama ne sebeple olursa olsun, birileri alışveriş yapacak imkanı buluyorsa kendi parasını mı, koca parasını mı, baba parasını mı kullanmış kimseyi ilgilendirmesin. Gerçekten iyi giyinmeyi bilen ya da giydikleri dikkat çeken birileri varsa çevremizde yargılamak ve kötü eleştirilerde bulunmak yerine ilham alalım, hiç bir şey yapamıyorsak göz zevkimizi tatmin ettikleri için mutlu olalım :)

Sevgiler 
 



   


Not: Yanıma aldığım fotoğraf makinesinin hafıza kartının laptopta kaldığını farkettiğimdeki mutsuzluk fotoğraflarda yüzüme yansımış resmen. Bu sebeple LG G3 ile çekilen fotoğrafları kullandım :)


Uzun Hırka: Modagram
Skinny pantolon ve atlet: Zara
Sneakers: Heidi Klum for New Balance





13 Kasım 2015 Cuma

Tarçın Bakır







Bu sonbahar tarçın, bakır gibi sıcak tonlar en favori rengim oldu. Abartıp saçlarımı bile değiştirdim hatta :) Aslında bu saç rengini yıllar önce takmıştım kafama ama o sıralar cesaret edemedim bakır tonlarına koyu kızıl yapmıştım. Bu sezon başında ise her yerde karşıma çıkmasınında etkisiyle belkide, çok düşünmeden gittim boyattım saçlarımı. Üstüne birde kısa saça dönüş. Tam bir değişim oldu, çabuk akması dışında rengi çok sevdim ve kısa saçın ne kadar da rahat kullanıldığını unuttuğumu farkettim.




Aslında botların rengi ile bluzun rengi birebir aynı ama bir şekilde ışık bluzde patlamış, botların rengi farklı duruyor.


Bluz&Etek: Zara
Botlar: Stradivarius



12 Kasım 2015 Perşembe

Sonbahar renkleri





Ve geçen aydan en sevdiğim fotoğraflar ile ilk postumda gelsin. Aslında önümüzdeki bir kaç postun fotoğraflarını instagram da yayınladım bile. 




Bu harika sonbahar çekimine konu olan mekan Saklıköy Country Club. Aslında eskiden bu şekilde anılıyormuş. Şu an çalıştığım yerin eğitim merkezi ama ne mutluki haftasonlarıda yemek, kafa dinlemek ve şehirden kaçmak için değerlendirebiliyoruz. Arkadaşlarla bir kahvaltı buluşmasında, sevgili Saadet beni kırmayarak bu çekimi gerçekleştirdi. Tabi ki kahvaltıya böyle gitmedim sadece fotoğraf için giyindim. 





Ne giyindiğime gelirsek, üzerimdeki yıllar yıllaar öncesine ait şifon bir tunik aslında. Zamanında bej bir pantolon ile kombinlemiştim ki bu zaman 10 yıldan daha eski bir zamana denk geliyor ve sadece bir defa giymiştim. Bu sonbahar bu tunik ile bir çekim yapmak istiyordum çünkü hem renklerini, hem de modelini, önündeki çapraz bağlarını çok seviyorum. O sabah evden çıkmadan önce içine giymek için nude bir astar elbise tarçın rengi botları alıp attım çantaya. Olur mu olmaz mı orada giyince görecektim bende ki, giyince çok sevdim ve sanırım ortam ile de çok uyum sağladı.









Tunik/elbise: yıllar önc yerel bir butikten alındı
Botlar: Stradivarius





11 Kasım 2015 Çarşamba

Dönüş !!!

Herkese merhaba,

Bunca zaman sonra bu bloğu okuyan birileri olur mu bilmiyorum ama ben yeni bir başlangıç yapmak için buradayım.
Diğer stil ve moda bloglarının yanında lafı bile olmaz belki ama bloğuma verdiğim birkaç yıllık emeğin boşa gitmesini istemedim. Doğumdan sonraki süreçte hayatımın biraz daha rutine oturduğunu düşünürsek artık blog yazmamak için bir bahanem de kalmadı aslında. Ömrüm olurda yaşlandığım günleri görebilirsem, geriye dönüp bu bloğu okumak, bu günlere dönmeme, geçmişi daha keyifli hatırlamama, yaşlandığımda hala hayalini kurduğum şeyleri gerçekleştirememişsem en azından hayalimle aramda bir bağ olan bu bloğu yazmış olmaktan dolayı kendime bir miktar daha az kızmama ve belki de “ne kadarda yaşlandık be” diye hayıflanmama sebep olacak, bilmiyorum. Yıllardır tutmak isteyipte bir türlü tutmayı beceremediğim günlük yerine geçer belkide bu blog. Bilmiyorum ne kadar devam edebileceğim ama yazmak ve paylaşmak istiyorum bu aralar. Instagram paylaşımından daha fazlasını yapmak istiyorum yani. O yüzden tekrar buradayım, umarım sık sık stil postlarıyla ama zaman zaman araya tarif, hayata dair paylaşımlar, öfke ya da mutluluk patlamalarına ait yazılar, hatta hayatımın merkeziyle, oğlum Mir Efe’m ile ilgili paylaşımlarımda olabilir. Hazır bir bloğum varken bu gibi paylaşımlar için başka bir blog açmak istemiyorum. Bununda hitap edeceği bir kitle vardır değil mi :) Blog konularının keskin çizgilerle birbirinden ayrılması gerektiğini düşünmüyorum çünkü. Samimi bulan herkesle burada buluşmak dileğiyle...